KİTABIN ADI Ermeni İddiaları ve Gerçekler
KİTABIN YAZARI HÜSAMETTİN YILDIRIM
YAYIN EVİ CAN YAYINLARI
SAYFA SAYISI 396
KİTABIN KONUSU:
- Dünya Savaşı esnasında Ermenilerin izlemiş oldukları politika
KİTABIN ÖZETİ:
Asya ve Avrupa kıtaları arasında köprü konumunda olan Türkiye; Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan boğazları, Orta Asya, Kafkasya ve Ortadoğu’daki doğal enerji kaynaklarının kesiştiği noktadaki jeopolitik konumuyla bütün dünyanın dikkatini çekmektedir.
Geçmişte Osmanlı İmparatorluğu, bugün de Türkiye, bu jeopolitik ve jeostratejik konumundan dolayı çeşitli entrikaların çevrildiği bir alan olmuştur. İmparatorluğu parçalayarak tarih sahnesinden silmek isteyen sömürgeci devletler, bu entrikalarında yüzlerce yıldır Türklerle dostça yaşayan Ermenileri de kullanmışlardır.
Tarihte olduğu gibi günümüzde de Ermeni toplumu üzerinden siyasi ve ekonomik çıkar sağlamaya çalışan ülkeler olmaktadır. Bazı ülkelerde Türkleri ve Türkiye’yi sözde soykırımla tanımaya yönelik kararlar parlamento gündemlerine getirilmektedir.
I.Dünya Savaşı’ndan önce çoğu kez üçüncü sınıf vatandaş muamelesi gören Ermeniler, Türklerin Anadolu’ya girişlerini takiben; bir yandan Türklüğün adil ve insani töresinden yararlanmışlardır. Askerlikten, kısmen de vergiden muaf tutulurken ticarette, zanaatta, çiftçilikte ve idari işlerde yükselme fırsatını elde etmişlerdir. Hatta devlet kademelerinde de önemli görevlere yükseleneler vardır.
Ancak, Osmanlı Devleti’nin zayıflamaya başladığı dönemlerde, hemen her konuda Avrupa’nın müdahalesi baş gösterince, Türk-Ermeni ilişkilerinde bozulmalar başlamıştır. I.Dünya Savaşı sırasında ise, Osmanlı askeri olarak düşmana karşı savaşan veya geri hizmetlerde çalışan Ermeniler de bulunmasına rağmen, bunların büyük bir kısmı cephede düşmanla birlikte Türklere karşı savaşmış, yüz binlerce Müslüman’ın hayatına kastederek Anadolu’yu bir harabe haline çevirmişlerdir.
Çıkarılan Sevk ve İskanla ilgili mevzuata uymadıkları gerekçesiyle toplam 1397 Ermeni çeşitli cezalara çarptırılmıştır. Savaş bölgesinde oturan ve birliklerin hareketini engelleyen, karşı tarafa istihbarat sağlayan, yardım ve yataklık yapan ya da düşman ile onun safında hareket eden halkların ve grupların cephe gerisine gönderildiği görülebilir. Sevk ve İskanın bir amacı da sivil halkın savaştan zarar görmesini önlemektir.
Türkiye’de bugün, anne ve babaları ve büyükanne ve büyükbabaların I.Dünya Savaşı’nın korkunç olaylarına ilişkin hikayelerini hatırlayan milyonlarca kadın ve erkek vardır. Bu hikayelerde, tecavüzler ve evlerden zorla çıkarılmalar anlatılmaktadır. Kendilerine sorulduğunda, ailelerinin geçmişini üzüntü ve kızgınlık içinde anlatmaktadırlar.
Ermeniler gibi, Türkler de düşmanları tarafından öldürülmüşlerdir; onlar açısından düşmanlar çoğu zaman Ermeniler olmuştur. Türkler de Ermeniler gibi zamanında zorunlu göçlere maruz kalmışlar ve bu göçler sırasında çok sayıda insan hastalık ve açlıktan ölmüştür.
Türk bilginleri ve Türk hükümeti her iki tarafın yaşadığı acıları fark etmeye ve üzülmeye başlamıştır, ancak en çok hatırlarında kalan, doğal olarak kendi insanlarının çektikleridir.
Türler kendileri, tarihlerini saptıranlara karşı çıkmamış olmaktan dolayı suçludurlar.1912 ve 1922 yılları arasında korkunç savaşlardan sonra Türkiye büyük bir harabeye dönmüştür. Şehirler yıkılmış çiftlik hayvanları öldürülmüş, ağaçlar ve ekinler geride hiçbir tohum kalmaksızın yakılmıştır. Bunula birlikte, yine de bazıları savaşların devam etmesini istemiştir. Türklere ait olan topraklar düşmanların elinde kalmıştır. Savaşlarda her şeylerini kaybedenlerin akıllarında intikam duygusu yer etmiştir. Yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni bu duyguların yönetmesi halinde daha fazla ölüm olayı yaşanacaktı. Mustafa Kemal Atatürk hükümeti bu nedenle geçmişteki kayıpları görmezlikten gelen ve eski düşmanlarla barış imzalayan bir politika ortaya koymuştur. Türk hükümeti, Ermenilere ve diğerlerine karşı Türk davasında baskı yapılmasının eski nefretleri canlandıracağını ve savaşa davetiye çıkaracağını hissetmiştir. Bu yüzden Türkler dertleriyle ilgili hiç bir şey söylememişlerdir. Bu, o dönem için alınabilecek en doğru karardı. Hiç kimsenin Türkler adına konuşmaması ise bu noktadaki olumsuz sonucu oluşturmuştur.
Türkler, ancak Ermeni teröristlerin Türk diplomatları öldürmeye başlamasından sonra politikalarını değiştirmişlerdir. Arşivlerini açmışlar ve savaş dönemine ait belgeler yayınlamaya başlamışlardır. Bunlar, yıllar boyu sürecek, tekrar edilen bilimsel bir araştırmanın bir parçası olmuştur.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmadığı müddetçe değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet kazanır.
OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Tamamen gerçek, yaşanmış ve anlatılması duygu bakımından acı veren olaylarla kaplanmıştır.
KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
1943 yılında Adana’da doğdu. İlköğretimi Adana Mehmetçik ilkokulu, Ortaöğretimi Nurettin Ersin ve müteakiben Atatürk Lisesi’ni bitirdi.1960 yılında Ankara Dil-tarih Coğrafya Fakültesi’ne girmiş ve 1981 yılında aynı üniversitede mastır ve doktorasını tamamlamıştır. Aynı üniversitede öğretim üyesidir ve ileri seviyede Almanca, İngilizce bilgisi vardır. Bu çeşit birçok eseri vardır.
Hüsamettin Yıldırım’ın Eserleri
Roman:
- Ermeni İddiaları ve Gerçekler
- Resul-i Ekrem Zamanında Sünnet
- Atatürk ve Modern Türkiye
- Rus Türk Ermeni Münasebetleri
- İçtimai Matematik
- Müslümanların İhtilafları
- Muharrirlik Hayatımın İlk Kalem Tecrübeleri
- İnsanın Dünyada Mesud Olmak İhtimali
- Nesillerle Tarihi Şahsiyetler Arasındaki Yabancılaşmanın İstismarcılarına Reddiye