Beyza EROĞLU
Eylül…
Ekim…
Kasım…
Sonbahar…
Derken zamanın ne denli çabuk aktığına şahit olabilirsiniz, Einstein görecelilik kuramını ortaya atarken sevdiğimiz şeyleri yaparken zamanın yavaşladığını, hoşnut olmadıklarımızı yaparken ise uzayıp büküldüğünü anlatmak istiyordu fakat biz ders çalışırken, sınava hazırlanırken zaman neden hızlıca akıp gidiyor ki?
İki seçeneğimiz var:
1 Farkında olmadan ders çalışmayı sevdiniz ve zaman bunu anladı.
2 Ya da ders çalışmıyorsunuz…
1 diyenler lütfen sessizce 2 diyenlere yapacağım açıklamayı dinleyebilir mi?
Sonbahar yaprakları dökme zamanıdır. Yapraklarını dökme eylemiyse aslında bir arınmadır. Kasım, sonbaharın son ayı olarak, arınmamız için son fırsatı veriyor bize.
Tamamlanmamış konular, işlenen konulardan kalan sorular, yükselmeyen netler, anlaşılmayan dersler, gidilmeyen etütler, oturmamış planlar…
İlk seçeneğe ulaşacağımız bir çözüm yolu bulmalıyız.
Kalan zamanınızı severek yapacağınız, hayalinizdeki mesleğe giden bir zaman dilimi olarak düşünün ve severek ders çalışın çünkü nefretle yaklaşılan her şeyin iç huzurunuzu bozduğunu bilin.
Bir dersi sevmemek hatasına düştüğüm gün, karnemde o dersin zayıfını görmenin sonucuna katlanacağımı anladığım gündü. Katlandım ama sonunda bu sınav için yeniden karşıma çıktığında ötelediğim şeyin beni öteye götürecek şey olduğunu da anladım. Önyargıyı sessizce merdiven boşluğuna itin ve basamakları çıkmaya devam edin.
Bu süreç –SINAVA HAZIRLIK- baskının, kaygının, hayal kırıklarının olduğu bir süreç olmuş olabilir. Ama zıtlarının var olduğunu bilerek, bir işi en azından ona mal edeceğimiz iyi bir sebebi varsa severek yapalım.
Çalışmayı seveceğim, elde edeceğim başarıdan ötürü. Gibi.
Kasım ve aşk deyince aklıma sonbahar ve Mevlana geliyor. Ve o gümüş cümlesi:
“Hayatta muvaffak olmak için üç şey lazımdır: dikkat, intizam, çalışma.”
Kusursuz bir özet yapmış bizim için.
Dikkat: hedefini iyi gör, gideceğin yola iyi hazırlan ve yolundan şaşma!
İntizam: planlı ol, gününde hallet ertesine iş bırakma, arkanda eksik konu bırakma…
Çalışma: vaat edilen bir geleceğin var ve ona giden kapının anahtarı da bu… Zeka bir çilingir değildir, zeka bu dönemde üzerinde düşüneceğin şey de değildir.
“Aslında herkes dâhidir. Ama siz kalkıp bir balığı, uçma yeteneğine göre yargılarsanız bütün hayatını aptal olduğuna inanarak geçirecektir.” Diye Einstein’ın altın bir cümlesi vardır ve sahip olduğunun dehadan bahseder.
Bir sistem var, 160 dk 160 soru vs….
Bu dehanı ölçen bir sistem değil, kendinden şüpheye düştüğün zaman bu yazımı hatırla.
Bu sistem çalışanı başa koyan bir sistem ve sen en başta olmak için çalışıyorsun. Sistem onu kusurlu bulacak bir dehayı değil, ona çalışacak birini arıyor.
Neyse, hepsini geç. Eğer kazanmanın yolu buysa, farkını ortaya koyup yarışı bitirmen gerekiyor. Yeteneğinin ne olduğunu düşünüyorsan onu kazanman gerekiyor. Ama nefret ederek, isyan ederek değil, severek…
Zaman geçiyor.
her gün 24 saatin var.
her gün 24×60 = 1440 dakikan var.
her gün 1440×60 =866400 saniyen var.
bunun giderek artan bir çokluk olduğunu biliyorsun ama yaşayarak da azaldığını unutma!
Hayat kısa ise bir an önce hayal ettiğin kısmı yaşamaya başlaman gerek…
Kasımın ilk günü, Salı günü, yeni bir başlangıç yap. Önceden de demiştim: bütün büyük başlangıçlar pazartesi günleri yapılmaz.
Eylül, ekim biraz eksik kalmış olabilir ama kasım olamaz.
“Ders alınmış başarısızlık, başarı demektir.” –malcomb forbes
Hepimizin bir gün bir yerdeki hayali, önümüze haritayı açıp dolaşmaktır ya, önünüze bir kâğıt alın ve çalışacağınız dersleri, saatlerini, konularını yazın. Sonra hepsini birleştirin ve o son noktanın bir adım ötesinde gitmek istediğiniz üniversitenin adı yazsın.
Benim dünya haritamın üzerinde gitmek istediğim bütün ülkeler işaretli ve bunun en sihirli yanı, haritanın arkasında yazan hedef tablom…
Hedef ile hayal arasındaki fark eylemdir diye bir söz vardır, anonim, işte o söz son vuruş.
Biliyorum ki maddelerin ortak özelliği eylemsizliktir; kimyasal tepkimelerde bile düşük enerjili halde bulunma eğilimi vardır. Biliyorum ki zor fakat… Kimyasal bir tepkimede bir elektronu temel haldeyken enerji verip uyarırsak, bir üst katmana geçer. (absorpsiyon) üst katmanı ders çalıştığınız bu süre olarak ele alın. Çekirdekten (rahat hayatınızdan) uzaklaştınız, üzerinizde fazladan yük var ve bir hayli rahatsızsınız. Fakat üzerinize düşeni yaptınız ve kimyasal tepkimeyi gerçekleştirdiniz. Başarınız sizi eski rahat hayatınıza geri götürür. Ve elektron ışıma yaparak temel hale geçer. (emisyon) bu bir havai fişek hikayesiydi ve belki de sizin hikayeniz.
Kimyayı severek çalıştığımda, günlük hayatta ne işime yarayacak cümlesine bir cevap bulmuş dahi oldum. Darısı sizin başınıza.
Ve son.
Son fırsat.
Hoş geldin, Kasım.
Tatlı kız.. Harika bir yazı olmuş. Verdiğin örnekler masa başına sürukleyici etkiye sahip. Daha çok yaz. Eminim benim gibi birçok kişinin ara ara senin yazılarındaki gibi şeylere göz gezdirip silkelenmeye ihtiyacı var.
Sevgiler
çook teşekkür ederim güzel düşüncelerin için :’)
Çok teşekkürler .bu haber bnm için çok iyi oldu cidden cnku bi an nerde oldgmu nasl olgmu untydm nasl toparlancgmi bilmiydm amA bnu okuynca kendme geldm
aslnda bm hedefi yuksek olan ve calsmayi haddnden fazla isteyen ve sevn bi i sanm ama surekli calsmaya kendmi motve edyrm ama vabk b9zlyo ve bn bu snvi kaznacgma da inanyrm ama bi turlu dzgn calsamyrm progrm da yaptm ama uyamyrm dikatm cok dGlyo ders calsrkn bana b7 k9nda yardm edblrmsnz acaba lütfen !
ben teşekkür ederim. belki önceki yazılarıma bakarsan sana yardımı olabilir ama kısaca, dikkatini dağıtan şeyleri bulup, önce onları değiştirmeni tavsiye ederim ve mutlaka her hafta belli bir soru sayısını çözüp, hedefinin altında kalmamanı da. ders çalışmayı seviyorsan zaten eminim ki programına uydukça rutinine dönüşecektir. başarılar!