Z.ÖZTÜRK- ÜniversiteGO Yazar
Bazen uzaklara dalıp gideriz; kısa filmleri seyrederiz defalarca, kendi kendimize çektiğimiz. 3..2..1.. ve..kayıt:İşte hayallerimiz!
Belki bir zaman makinesidir hayaller.Gözlerimizi kapatınca çalışan bir makine; umutla çalışıyor sadece.Hiç bozulmuyor bir de.Düşündükçe büyüyor gözlerinde.Sınırı var mı sizce, belirli bir zamanı, bir mekânı.Yeri yok kısıtlamanın düşlerde.Düşünüyorum da şöyle; hayal kurmadığım bir gün olmuyor öyle. Hayallerimiz…
En tempolu günlerimizde bizleri motive eden şeylerdir belki de.Hayatın bunalımlı günlerinde mantıktan biraz uzaklaşıp, hayallere kaçmak gerekli belki de Einstein’ın da dediği gibi “Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür, hayaller ise her yere.”.Bir yağmur damlasıdır hayallere can veren, güneştir yeşerten ve kuştur onları özgürleştiren.Bazen defterin köşesine yapılan biçimsiz karalamadır hayalleri yönlendiren. Hayallerimiz…
Küçükken yağmur yağarken hep pencereden izlerdim yağmur damlalarının cama çarpışını.Hayaller kurardım; uçardım, kaçardım gerçeklikten uzak yerlere düşlerimde.Bir süre sonra buğulanırdı cam; o an fırça olurdu işaret parmağım, kağıttı buğulu cam.Sadece çizerdim hayallerimde ne varsa.Sonra yağmur hızlanırdı birden; çizdiklerimi damlalar alır götürürdü hemen.Önce kızardım ama asla pes etmeden evin başka penceresine koşardım, yine çizerdim ve yine aynı şeyi yaşardım.Her defasında farklı oda, farklı pencere.Ve en sonunda yağmur dinerdi; son yaptığım resim daha uzun dayanırdı, beklerdi güneşi, belki o güneş alıp götürecekti o resmi; ama olsun yine de daha uzun yaşatmıştım hayallerimi.Ne de olsa sadece kendi değerlerimiz değil mi hayaller, biz olmayan ama bizi yansıtan.Bu yüzden ayna gibi düşünmeli hayalleri kimi pırıl pırıl, kiminde el izleri, kimi kırık…Çocukluk halleriydi o pırıl pırıl hayallerim. Hayallerimiz…
Şimdi yine buğulu cama bir şeyler çizerim, ama o yağmur damlası alıp götürdüğünde; diğer cama koşup yeniden denemem. Ya da o yağmur damlası gelmese bile, mükemmel isterim her çizgiyi; bu yüzden en ufak hatamda elimle şöyle bir silerim buğulu yerleri.Artık hayallerimi değil, pencerenin arkasındaki gerçek dünyayı görürüm.Hayallerim el izi oluverir birden ve yönlendirir beni bu gerçeklik.Hayallerimiz bile sınırlara giriyor büyüdükçe. Çizginin dışına çıkmak zorlaşıyor birdenbire.Kırık aynaya benzettiğim hayaller var bir de:Gerçekleşmeyeceğini bildiğimiz hayallerde bile çok şey kazanırız elbette.Böyle hayalleri koşu bandına benzetiyorum kendimce.Dakikalarca koşarız üstünde; aynı yerimizde durduğumuzu, hiç ilerlemediğimizi bildiğimiz halde.Ama sağlıklı bir vücuda sahip oluruz bir süre geçince.Hayalimiz uzaktı, ulaşamayacağımız uzaklıktaydı ama çok şey kazandırdı.Ve en önemlisi de bu; kaybederken kazanabilmek bence. Hayallerimiz…
Hayal kurmak güzel, yaşam süresince. Hayat da gerçekleşmiş ve gerçekleşmeyi bekleyen hayaller bütünü öyleyse. Hayallerimizi yaşamaya gayret etmeli elimizden geldiğince, pişman olmamalı ‘yapmadım’ dediğimiz şeylere. Mavi Saçlı Kız kitabında da geçtiği gibi “İster acıklı, ister mutlu; ister uzun, ister kısa.. Hayallerimiz…
Film bitiyor bir gün. Olması gereken, olması gerektiği zamanda oluyor..
O an ışıklar yanıyor.. Perdedeki görüntüler sona eriyor.
Seyrettikleriniz hayal oluveriyor..” Hayallerimiz…
Ne güzel yazmışsın eline sağlık