EĞİTİM ŞART – Şafak Yıldırım
“Bazen insanın verdiği kararlar, kaderini oluşturur. Ya yargılanır verdiği kararlardan insan, ya da alkışlanır. Önemli olan ne alkışlanmaktır toprak olan dünyada. Ne de yargılanmaktır bir gerçeğin uğruna, yıllarca.”
.
.
.
.
Bir eğitim-öğretim yılının daha dönem sonuna yaklaşmış bulunmaktayız. Bazılarınız yeni gemilerin peşinde, bazılarınızsa çoktan yolda. Aranızdan kimileri, verimli bir dönem geçirdi. Kimileriyse öyle zannetti. Yazılarıma başladığım sürece size sadece YGS konusu altında yol göstericilikte bulundum. Ve düşündüm ki, bu yolun önemli olan bir kısmı da eğitim ve onun sisteminden geçer. Eğitim bir milletin temel taşıdır. Nasıl ki Mustafa Kemal Atatürk ilk olarak onca savaşın içinde Maarif (Eğitim) Kongresi’ni topladıysa, bizim de bunu düşünerek çabamızı sarf etmemiz gerekmektedir.
.
.
.
.
Türkiye’de eğitim seviyesi maalesef uçurumun dibinde. İnsanlar sistemin özgürleştirdiğini zannettiği ezber sistemiyle devşirme bir eğitim görüyor. Fakat ne yazık ki, bizim o bahsettiğimiz Finlandiya’nın seviyesine gelme hayallerimiz, nüfusumuzun tesiriyle çoktan kayboldu. Çoğu zaman “E yahu biz neden Finlandiya gibi olamıyoruz?” haykırışlarını duyuyorum. Bence çok basit: Kesinlikle nüfus.
.
.
.
.
Öğrencilere enjekte edilerek sunulan bilgiler maalesef teoride kalıyor. Belki de en fazla 1.sınıf Matematiğinde toplama ve çıkarmanın fasulyelerle yapıldığı anlarda saklanıyor. Peki aynı verimliliğe Coğrafya dersinde bitki türlerini incelerken, incelemenin dışarıda yapılmasıyla ulaşabilir miyiz?
Yahut Biyoloji dersinde, dışarıda solucanın mikroskobik ve dıştan görünümüyle karşılaştırılmasında? Bence her türlü bu yöntemle iyi bir eğitime ulaşabiliriz. Lakin bunların uygulanmasındaki temel sorun; Eğitim alanında verilen bütçenin az olması. Düşünsenize, Türkiyedeki her okulda biyoloji laboratuvarı ve tüm ekipmanlar var. Nasıl da verimli bir ders geçerdi değil mi?
.
.
.
.
Ve diğer bir sorun öğretmenlerimize yeterli teşviğin verilmemesi. Eğer siz bir öğretmene “Al sana kara tahta ve de tebeşir. Bununla öğrencine yeni ufuklar aç” dersen, öğretmen her ne kadar elinden geleni yapsa da maalesef yeterli olamaz. İlla ki bir yerde teknik olarak tökezleyip kalır.
.
.
.
Ve bir gûruhta var ki, çocuğu hiç çalışmaz, ne bir çaba vardır, ne de ısrar. Ama yine de eğitimin kötü olmasıyla öğrencinin başarısızlığını bağlar. Eğitimin ilk evresi öğretmen-öğrenci ilişkisidir. Öğrenci dersi nasıl dinlerse öyle anlayacağı için, öğretmen de buna cevaben kendini o kadar sorumlu ve zinde hisseder. Bu yazıyı okuyan velilere tavsiyem de acilen öğrenciyle iletişime geçin derim. Ve bu yazıyı sıkılmadan okuyan öğrencilere ise acilen öğretmeninizle iyi iletişime geçin derim. Yoksa iş işten geçmiş olacak.
Not:Gelecek yazımda sömestr tatili nasıl değerlendirilir? Konusunu anlatacağım. Herkese iyi tatiller. Takipte kalın!
İnstagram: safakyildirim.tr.gg
E-posta: [email protected]
Tebrikler. Cok guzel bir yazi ellerinize saglik
Teşekkür ederim.. Ne mutlu bana..
Sorularınızı bu platformda yanıtlayabilirim.